Dünya genelinde bakıldığında, toplumun yaklaşık beşte birinin sigara içicisi olduğu görülmekte. Sigaranın genel vücut sağlığı üzerine ne derece zararlı etkileri olduğu artık bilinen bir konu. Ancak söz konusu üreme sağlığı olunca daha dikkatli olunması gerekiyor. Çünkü bundan etkilenen sadece içici olmayıp, aynı zamanda doğacak çocuğun sağlığı da payını almakta. Günlük tüketimi 20’yi geçen erkeklerde sperm tahlilinde gördüğümüz değerler neredeyse %20 düşmekte. Ancak bu sayı ortalama bir değer olup, daha az da tüketilse benzer etkiler ortaya çıkabilir. Kısacası, hafif içicilerde bile sigara kısırlık bakımından bir risktir.
İster ağır ister hafif içici olunsun, sigara dumanındaki ürünler sperm fonksiyonlarında değişik derecelerde bozulma yapmakta. Bu da bir şekilde sağlıklı gebelik ve doğum oranlarını etkilemekte. Değişik ülkelerden bildirilen verilere bakıldığında, erkek sigara içiyorsa, tüp bebeğin başarısı da ortalama 2 ya da 3 kat düşecektir. Diğer yandan, her sigara içen de kısır kalmıyor. Burada kişisel faktörler ve yaşam tarzı önemli bir belirleyici rol üstlenmekte. Biz de bu konu ile ilgili olarak bir grup sigara içen erkekte genetik inceleme yaptık. Nrf2 adlı geninde değişiklik olan bireylerde sperm değerlerinin sigaradan çok daha fazla etkilendiği ortaya çıktı. Belli genotipte Nrf2 geni bulunan erkeklerde, sigara içilmesi durumunda sperm değerlerinde bozulma sigara kullanmayanlara göre yaklaşık 5 kat artmıştı. Çünkü bu gen, sperm için zararlı olan metabolitlerin birikmesini önleyici bir özelliğe sahiptir. Dolayısıyla, Nrf2 az çalıştığı zaman sigaraya bağlı toksik metabolitler ortamdan uzaklaştırılamamakta ve daha yüksek oranda DNA hasarı gelişmekteydi. Gerçekten de bunların DNA hasarı taşıyan sperm oranları 3 kata kadar fazla görülmekte. Buradan anlaşılmakta ki, sigara içenlerin de çocuk sahibi olmaları, sigaranın zarar vermediği anlamına gelmez, sadece kişinin genetik yapısına göre etki derecesi değişmekte. Nrf2 gibi başka genler de sigaranın yaratacağı olumsuzluklar üzerinde sorumludur. Kişisel olarak genomik yapıyı pratikte her zaman ortaya çıkaramayız. Kaldı ki bilemediğimiz çok sayıda gen de bundan sorumlu olabilir. Üstelik sadece gen değil, genlerin ürünleri üzerine çevresel faktörlerin etkisi de son derece önemli bir faktördür. Tahlilde genler sağlam görülse bile, bunların ürettiği enzimlerin yapısı değişirse, aynı zararlı etkileri görebiliriz. Yakın zamanlı bir araştırmaya göre, normal yapıdaki LINE-1 gen dizisi üzerine metil moleküllerinin az ya da fazla bağlanması, bu genin ifadesini değiştirerek sperm değerlerini bozmakta. Metilasyon dediğimiz bu reaksiyon, sigaranın da baş rol üstlendiği bir çok çevresel faktörün nasıl kısır kalındığını açıklayan önemli bir olaydır. Son yıllarda proteomik, metabolomik gibi bilim dünyasına yeni girmiş araştırma alanları hep bu gibi çevresel faktörlerin vücut sağlığını nasıl etkilediğini araştırmaya yönelik yeni veriler sunmakta.
Sigaranın kısırlığa neden olmasında en önemli faktör, içeriğindeki toksik maddelerle ortamda iltihap hücreleri yani lökositlerin artması ve neticede oksidatif stres yaratarak spermin yumurtaya girmesi ve döllenme yapmasını engellemesi, daha ileri dönemlerde ise DNA hasarı yaratarak tamamen canlılığını kaybettirmesidir. Ayrıca, sigara dumanındaki kadmiyum, kurşun ve nikotin gibi zararlı maddeler gerek beyinden seks hormonlarının salgılanmasını bozarak, gerekse testislerde testosteron yapan hücreleri etkileyerek üreme kapasitesini ciddi derecede düşürebilir. Örneğin kadmiyum, kök hücrelerinde genetik yapının temel taşı olan çinkoyu kopararak, sağlıklı sperm gelişiminin önünde bir bariyer yaratır.
Netice olarak, azı ya da çoğu olmaksızın, sigara sperm sağlığını bozar ve kısırlık için ciddi bir risk oluşturur. Baba olmaya niyetlenen erkeklere bunu dikkate alarak ilk fırsatta sigarayı terk etmeleri ve bundan sonra tedavi arayışına girmelerini öneririm.
Bu yazı https://www.hurriyet.com.tr/aile/ sayfasında yayınlandı
Resim https://openclipart.org/