Kısırlık, tıbbi nedenlerden dolayı çocuk sahibi olamamak şeklinde tanımlanabilir. Ancak çocuk yapmaya niyetlenen çiftlerin ancak beşte biri, bir ay içerisinde bunu başarabilmekte, geri kalanlarının ise bir süre daha beklemesi gerekmektedir. Bu şekilde 1 yıl geçtiğinde, çiftlerin %85’i bebeklerini kucaklarına alabilir. O nedenle, 1 yıl beklemeden ben kısırım dememek lazım. Bu süre içerisinde de her ay kadının yumurtlama günlerine rastlayacak şekilde birlikte olunması ve herhangi bir doğum kontrol yöntemi uygulanmamış olması gerekir. Şayet geçen bir yıla rağmen gebelik görülmezse, o zaman bir doktora başvurulmalıdır. Bunların da bir kısmı tedavi ile bebeklerine kavuşacaktır. Hiç bir tedavi görmemesine rağmen yıllar sonra doğal yolla çocukları olmuş çok sayıda çift olduğunu da unutmayın. Demek istediğim, henüz çocuğunuz olmadıysa hemen endişe etmemeniz, belki şanslı ayınızın bu ay olabileceğidir. Tabii ki doğal yolla gebeliğin imkansız olduğu, mutlaka tedavi gerektiren durumlar da var. İşte o nedenle, bir yıl geçmesine ve düzenli ilişkilerinize rağmen bir gebelik görülmediyse, o zaman her iki eşin birlikte bir tedavi arayışına girmesi uygun olur. Bazen daha erken harekete geçilmesi de gerekebilir. Örneğin tüm erkeklerin yüzde 2’sinde, tedavi arayışına girenlerin ise %15’inde azoospermi vardır, yani beklemekle çocuk olmaz. Şayet buna yol açacak bir sebepten şüpheleniliyorsa, tabii ki daha erken doktora müracaat etmek gerekir. Benzer durum ileri yaş kadınlar için de geçerli.
Dünya Sağlık Örgütü tüm dünya genelinde bir tarama çalışmasının sonuçlarını yayınladı. Buna göre 20-44 yaşları arasındaki kadınların %2’sinin, istemelerine rağmen hiç çocukları olmadığı ortaya çıktı. Bir çocukları olup da ikincisine niyetlenenlerin ama bunu elde edemeyenlerin oranı ise %10. Özellikle bozulan çevre şartları ve genetik değişiklikler nedeniyle son 20 yıl içerisinde erkek ve kadın kısırlığında yaklaşık %8 ile %14 arasında bir artış görülüyor. Bu da kısır kalanların sayısının her yıl binde 3 arttığına işaret etmekte. Tüm dünyada 50 milyondan fazla çift, 5 yıl geçmesine rağmen çocuklarının olmamasından yakınmakta. Öyle ki, çiftlerin neredeyse yarısı bunun için bir tedavi arayışı içerisinde. Ne yazık ki bunların da ancak yarısı bir tedavi alma olanağına kavuşabilmekte.
Kısacası, kısırlık dünya genelinde global bir problem. Sadece siz değil, sizin dışınızda çok sayıda çift bundan mustarip. Ancak kısırlık sıklığının artışına paralel olarak tıpta da yeni tedavi seçenekleri geliştirildi. Artık sperm kalitesinin neden bozulduğunu, neden azoospermi geliştiğini ortaya çıkaracak çok sayıda güvenilir testler var. Bunların önemli bir kısmı da tedavi edilebilmekte. Hatta testiste hiç olgun spermin bulunmadığı erkekler bile belli oranda tedavi olabilmekte. Lazer-yardımlı ya da birefringence yani ışığın kırınımına dayalı teknikler, mikroakışkan cihazlar, Raman spektroskopi veya multifoton mikroskopi uygulamaları gibi sofistike yöntemlerle sağlıklı sperm seçimi umut vaat eden gelişmelerdir. Laboratuvarda sperm yapımı ve yapay testis ise kök hücre çalışmalarında son aşamalarına ulaştı. Her ne kadar henüz deney aşamasında olsalar da, elbette pratik uygulamaya geçtiği günleri göreceğiz. Uzay araçlarının geliştirilmesiyle Mars’ın keşfedilmesi gibi, laboratuvar teknikleri ilerledikçe kısırlığın bir çok karanlık yönü gün ışığına çıkarılacak ve tedavi edilebilir duruma gelecektir.
Bu yazı https://www.hurriyet.com.tr/aile sayfasında yayınlandı.
Resim https://openclipart.org