Erkek yaşı sadece baba olma şansını azaltmıyor, aynı zamanda dünyaya getireceği çocuğunun sağlığı üzerinde de etkili olmakta. Uzmanlar bunun biyolojik yapımızın kaçınılmaz bir sonucu olduğu noktasında hem fikir.
Geçen yıllarla birlikte hayatın akıp gittiği hepimizce bilinen bir gerçek. Bu sırada vücut saatinin kadranları da dönmeye devam eder. Her tik-tak biraz daha yaşlandığımızı bize duyurmakta. Bunu geri çeviremeyiz. Ama akılcı ve gerçekçi olursak daha kaliteli hale de getirmek kendi elimizde.
İnsan neslinin devamı için doğumla birlikte üreme sistemi de olgunlaşmaya başalar ve zamanı gelince çocuk yapacak seviyeye erişir. Erkekte bunun göstergesi olgun sperm hücrelerinin çıkmaya başlamasıdır. Her ne kadar sperm üretimi her üç ayda bir kendini yenileyerek ölene kadar devam ederse de vücudun yıllar içinde tükenmesiyle spermlerin kalitesinde de artık bozulma eğilimi baş gösterir. Bunu fırında ekmek yapmaya benzetebilirsiniz. Siz aynı unu aynı suyu koysanız da fırın eskidiyse yeteri kadar ısıtmayacağından eskisi gibi lezzetli ekmek elde edemezsiniz. 20’li yaşlarda testisler spermleri çevreden gelecek zararlı etkenlerden var gücüyle korurken, 35’inden sonra bu gücünü sürdüremez ve bunun neticesinde de spermler bozulmaya başlar. Bunun en güzel kanıtı spermlerde yaşa bağlı DNA hasarlarının artışıdır. Çünkü yıllar geçtikçe, spermlerin içinde yüzdüğü sıvıda zararlı metabolizma artıkları gittikçe artar şekilde birikmeye devam eder. Bu artıklar da genetik malzeme üzerinde birikerek bir süre sonra spermin yaşlanması ve nihayetinde canlılığını yitirmesi kaçınılmaz hale gelir. Fransa’da 2000 erkek üzerinde yapılan bir araştırma, tüp bebek de yapılsa, ileri yaş erkeklerin baba olma şanslarının anlamlı derecede düştüğüne dikkat çekiyor.
İşte, erkekte vücudun biyolojik saati 35-40 yaşlarında alarm vermeye başlar. Bunun anlamı, artık spermleri koruyacak, sağlığını idame ettirecek gücü kalmadığıdır. Örneğin Columbia Üniversitesi’nden Dr. Kleinhaus ileri yaş erkeklerden gebe kalan kadınlarda düşük olasılığının arttığını bildirmekte. Düşük olmasa bile çocukta mental bazı problemlerin görülme riskine de vurgu yapmakta.
Pekiyi, ileri yaş erkeğin vücudunda ne değişiklikler oluyor da artık spermlerini koruyamaz hale geliyor? Her şeyden önce erkeğin temel ihtiyacı olan testosteron ve DHEA hormonları azalır, buna paralel olarak da FSH ve LH yükselir. Yine yapılan araştırmalar, üç ayda bir yeni sperm üreten kök hücreler kendilerini kopyalarken her döngüde bazı genlerinde hasar geliştiği, bunların da yıllar içerisinde üst üste yığılarak yumurtayı döllemeye girişen spermin sağlığını bozduğunu gösterdi. Böyle spermler eşlerini gebe bırakma potansiyellerini kaybetmese de doğacak çocuğun sağlığında sorun çıkarabilir. Oysa kadında doğduğu gün kaç yumurtası varsa, hayat boyunca bu sabit kalır, yani kök hücreler kendini kopyalamaz. Dolayısıyla erkekte olduğu gibi böyle kusurlu gen birikme riski de taşımazlar.
O halde ne yapalım; öncelikle sigara ve alkol alışkanlığından kurtulun. Cep telefonu ve bilgisayarınızı testisinizden uzak tutun. Elektromanyetik dalgalardan, kimyasal toksikanlardan, radyasyondan korunun. Yaşınız gereği kullandığınız ve testisleri etkileyebilecek ilaçlara dikkat edin. Kalp hastalığı, yüksek tansiyon, diyabet gibi cinsel hayatınızı bozabilecek hastalıklar yönünden düzenli kontrollerinizi ihmal etmeyin. Ama hepsinden öte, hayata gülümseyerek bakın, huzurlu olun. Sağlıklı bir yaşam tarzını sürdürebilmenin temelinde ruhsal rahatlığın çok önemli yeri olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
Bu yazı https://www.hurriyet.com.tr/aile/yazarlar/ sayfasında yayınlandı
Resim https://openclipart.org/