Evlilik, birbirine hayat boyu bağımlılık sözü vermiş iki kişinin karşılıklı sevgiye dayanan birlikteliğidir. Her ne kadar romantik bir hayat arkadaşlığı gibi görülse de, temelinde çocuk beklentisi önemli bir yer tutar. Oysa çiftlerin %15’inde, istemelerine ve tüm uğraşlarına rağmen ilk bir yıl gebelik görülmeyecektir. O andan itibaren de hemen akla acaba tüp bebek yaptırsak mı kuşkusu düşer. Gerçekten de, tüp bebek bir çözüm olur mu?
Hiç kuşkusuz tüp bebeğin bir denemesinde gebelikle sonlanma olasılığı, doğal yolla girilecek bir ilişkiden daha fazladır. Tüp bebekte ortalama %50 başarı sağlanırken, doğal yol ile o ay için gebelik şansı %20 civarındadır. Ancak tüp bebek zahmetli ve bazı çiftler için maliyetli bir uygulamadır. İşlem sırasında da bir takım komplikasyonlar görülebilir. Her ne kadar günümüz teknolojisi ile ciddi bir sorunla karşılaşma riski artık çok azalmış olsa da, kadında yumurta toplama işleminin invaziv bir cerrahi girişim olduğu unutulmamalı. O nedenle de çocuk sahibi olmaya niyet edinildiğinde ilk seçenek doğal yolla bunun sağlanması olmalı. İyi de, bir yıl beklenmesine rağmen sonuç alınamadı, hala beklemenin bir faydası olur mu?
Bu noktada dikkate alınması gereken iki önemli nokta vardır: Kadın açısından beklemenin bir risk getirip getirmeyeceği ve her iki eş için de tedavi ile düzeltilebilecek bir durumun varlığı. Kadının durumunun mutlaka bir jinekolog tarafından değerlendirilmesi gerekir. Ama yaşının 35’i geçmiş olması ve yumurta rezervinin azalması, bekleyerek kaybedilecek fazla zaman kalmadığının işaretleridir. Erkek yönünden baktığımızda, hareketli ve kaliteli sperm çıkıyorsa, her zaman doğal yolla gebelik şansı var demektir. Tabii ki sperm sayısının çok düşük olması bu şansı azaltacaktır, ama tamamen de ortadan kaldırmaz. Azoospermi olsa bile, olguların %10’unda kanal tıkanıklığı ya da total hormon düşüklüğü bulunarak tedavi ile doğal yolla sperm çıkışı sağlanabilir. Bunlardan bir sonuç alınamamışsa, işte o zaman tüp bebek şart olur.
Anlaşılacağı üzere, erkekte tüp bebek kararı vermeden önce tedavi edilebilir bir patolojinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerekmekte. Burada söz konusu edilen tedavinin amacı sadece doğal yolla kaliteli sperm çıkışını sağlamak değil, ileride tüp bebeğe geçildiğinde tüp bebeğin başarısını artırmaya da yönelik olacaktır. Azospermi sperm tahlili ile ortaya çıkar. Spermin kalitesi ise %32’den fazlasının ileri hareket etmesi, oksidatif strese ait bir hasarın bulunmaması, sentriol ve mitokondri fonksiyonlarının normal olması ile anlaşılır. Dünya Sağlık Örgütü WHO’nun rehberinde kısırlık araştırmasında sperm tahlili ve sperm DNA hasarına bakılması rutin işlemler olarak önerilmiştir. Dünya genelinde yapılan bir ankette de hekimlerin yarısından çoğunun bu öneriye uyduğu ortaya çıktı. Bu tetkiklerden çıkacak sonuçlara bakarak da, spermin kalitesini düzeltecek bir tedavi verilir. Takiben sağlıklı bir spermin menide çıkması 74 gün alır. Yani bir tedavi başladıktan sonra etkisini görmek için en az ortalama 2,5-3 ay beklenmesi gerekir. Bu 6 aya kadar da uzatılabilir. Daha sonra çiftin beklentileri ve kadının sağlık durumu göz önüne alınarak yeniden bir durum değerlendirilmesi yapılır. Buna göre de tüp bebek kararı verilebilir.
Kısacası, tüp bebek kararı vermeden önce sperm yönünden bir araştırma ve tedavi süreci olmalı. Bu süreci sınırlayan temel koşul ise kadının üreme fonksiyonlarıdır. Zaten kısırlık tedavisinde esas olan, erkek ve kadının birlikte değerlendirilerek ilerlenmesidir.
Bu yazı https://www.milliyet.com.tr/ sayfasında yayınlandı.
Resim: https://openclipart.org/