KISIRLIK TEDAVİSİNDE TESTİS MİKROBİYOTASINI DESTEKLEYİCİ BESLENME

Mayıs 27, 2022
Off

Mikrop dendiğinde aklımıza hastalık gelir. Bunlar, başta bakteriler olmak üzere gözle görülemeyen ufak mikroorganizmalar olup ağzımızdan bağırsaklara, deriden iç organlarımıza kadar vücudumuzun her yerinde yaygın olarak bulunurlar. Sanıldığının aksine hayatımızı sağlıklı biçimde sürdürebilmemiz için mikroplara muhtacız. Hiç kuşkusuz hepsi yararlı değildir. Zararlı olanları hayatı tehdit eden çok ciddi hastalıklara yol açabilir. Oysa bağırsaklarımızda sayıları trilyonları bulan, yaklaşık 2 kilo ağırlığında bir mikroorganizma topluluğu vardır ki, bunlar sayesinde bağışıklık sistemimiz ayakta durarak bizleri çeşitli hastalıklardan ve kanser gelişiminden korur. İlginç olarak son yıllarda, testislerde de benzer bir yararlı mikroorganizma topluluğunun varlığı ortaya çıkarıldı. Actinobacteria, Bacteroidetes, Firmicutes, Proteobacteria gibi adlara sahip bu bakteriler testislerin sağlıklı biçimde çalışarak testosteron yapımı ve sperm üretimini sürdürmelerinde rol oynamaktadır. Biz bunlara normal testis florası ya da mikrobiyotası diyoruz.

Peki neden bu mikroorganizmalar testis iltihabına yol açmıyor? Bir kere bunlar hastalığa yol açan zararlı mikroplar değil. O kadar küçükler ki, varlıklarını ancak yeni nesil genetik sekanslama teknikleri ve metabolit profili belirleme yöntemleri gibi çok özel testlerle saptayabilmekteyiz. Varlıkları son birkaç yıl içerisinde anlaşılan bu mikroorganizmaların sperm sayısı ve kalitesi ile yakından ilişkisi olduğu ortaya çıktı. Örneğin azoospermik erkeklerin testislerinde Actinobacteria ve Firmicutes bakterilerinin sayısı artarken, Clostridia, Bacteroidetes ve Proteobacteria türlerinin çok azaldığı görülmekte. Araştırıcılar azoospermi gelişiminden testis florasını oluşturan mikroorganizmalar arasındaki denge bozukluğunun sorumlu olabileceğini önermekte. Diğer yandan Anaerococcus ve Peptoniphilus ise normal sperm hareketi ve morfolojisi ile ilişkili bulunmuştur.

Testislerdeki mikrobik flora ergenliğe girişte testislerin şekillenmesinde de etkili olmakta. Salgıladıkları biyolojik materyal ile testis dokusunu güçlendirir ve spermlerin sağlıklı biçimde olgunlaşmaları için ideal bir niş ortamı sağlarlar. Aynı zamanda testisin bağışıklık sistemini destekleyerek iltihap hücrelerinin birikimine de engel olur. Aksi takdirde kök hücrelerin üzerine yerleştiği bazal membran ve destek hücreleri arasındaki sıkı bağlantılar parçalanarak spermlerin beslenmesi bozulur ki bu da neticede kısırlıkla sonuçlanacaktır.

Ancak yakın zamanda, testislerdeki floranın bağırsaktaki yararlı bakteri topluluğu ile benzer olduğu anlaşıldı. Bu da bağırsak florasındaki değişikliklerin testisleri de etkileyebileceğini düşündürmekte. Nitekim yararlı mikropların azalıp, zararlı olanlarının artması sonucu bağırsak duvarının geçirgenliğinin bozulmasıyla birlikte dışarı sızan bu mikroorganizmaların testislerde yerleşebileceği önerilmiştir. Mikrobun kendisi olmasa da salgıladığı artıklar ya da doku yıkım ürünleri de dolaşıma karışarak testiste ulaşıp, yapısını, çalışmasını bozabilir.

Aslında mikrobik floranın korunması elimizde. Probiyotik ve prebiyotik beslenme rejimlerinin bu konuda ne kadar faydalı oldukları bilimsel çalışmalarda ortaya konuldu. Probiyotikler insan sağlığına katkı sağlayan yani yararlı canlı mikroorganizmalardır. Fermente süt ürünleri yoğurt, peynir, kefir, ayran en yaygın probiyotik kaynaklarıdır. Bunları hazır ticari ürünler şeklinde temin etmek de mümkün. Prebiyotikler ise bağırsaklarda bulunan yararlı bakterileri besleyen, çoğalmalarına yardımcı olan ancak sindirilmeyen besin bileşikleridir. Karbonhidrat yapısında lifli bitkisel besinler bu gruba girer. Kuru baklagiller, muz, pırasa, buğday, çavdar, kuşkonmaz, enginar doğal prebiyotik kaynakları arasında sayılabilir. Her iki grup beslenme tarzı da sperm üretimi ve kalitesinde yaptıkları olumlu etkilerle erkeğin üreme başarısını artırmaktadır. Ancak her konuda olduğu gibi bu şekil diyetlerde de bir uzman kontrolünde kalınması ve tavsiye edilen miktar ve çeşitlilikte tüketilmeleri önemlidir, aksi takdirde istenmeyen yan etkiler ortaya çıkabilir.

Bu yazı https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/ sayfasında yayınlandı.

Resim: https://openclipart.org/